Alîm Kime Denir Sorularla İslamiyet ?

Kaan

Yeni Üye
Alîm Kime Denir? Bir Hikâye ile Sorularla İslamiyet

Selam dostlar, bugün size sadece bilgi veren değil, aynı zamanda içimizi ısıtan bir hikâye paylaşmak istiyorum. Konumuz “Alîm” kelimesinin anlamı… Ama bunu sözlükten değil, yaşanmış bir olayın içinden göreceğiz. Çünkü bazen bir tanım, kalbe dokunmadıkça gerçek anlamını bulmaz.

---

Bir Akşam, Küçük Bir Kasaba

Hikâye, Anadolu’nun sessiz bir kasabasında başlıyor. Kışın ilk karı düşmüş, sobanın çıtırtısı eşliğinde, kasabanın tek çay ocağında insanlar toplanmış. Aralarında iki dost var: Biri Ahmet, kasabanın en çok okuyan, çözüm odaklı ve stratejik düşünen adamı. Diğeri ise Zehra, herkesin derdini dinleyen, empatisi yüksek, gönlü geniş bir öğretmen.

O akşam kasabaya, uzak diyarlardan gelen yaşlı bir alim uğramış. Adı Mehmet Efendi. Üzerinde uzun, sade bir cübbe, yüzünde yılların biriktirdiği hikâyeler… Ahmet ile Zehra, onu görünce yanına oturmuşlar.

---

İlk Soru: “Alîm Kime Denir?”

Ahmet, stratejik düşünce tarzıyla direk soruya giriyor:

— Efendim, hep “Alîm” kelimesini duyarız. Ama bu kelime gerçekten ne demek?

Mehmet Efendi, hafifçe gülümsüyor.

— Evladım, “Alîm”, Allah’ın isimlerinden biridir. Her şeyi hakkıyla bilen demektir. İnsan için kullanıldığında ise, bildiğini yaşayan ve öğrendiğini faydaya dönüştüren kimseye denir.

Zehra, bu cevabı dinlerken, içinden başka bir şey geçiriyor:

— Yani sadece kitap bilgisi değil… Kalp bilgisi de var.

---

Bilgi mi, Hikmet mi?

Ahmet, pratik bir adam olduğu için hemen mantıksal analiz yapıyor:

— Yani hocam, çok kitap okuyan herkes Alîm sayılmaz mı?

Mehmet Efendi, sobaya bir odun atıyor.

— Hayır evladım. Çok kitap okuyan ama bildiğini hayatına taşımayan, sadece taşıyamayacak kadar bilgi yüklenmiş biridir. Alîm olan ise, az bilse bile onu doğru yerde kullanandır. Çünkü bilgi yük olur, hikmet ise ışık.

Zehra’nın gözleri parlıyor.

— Yani alîm olmak, kalbin de aklın kadar dolu olması demek…

---

Bir Anı ve Sessizlik

Mehmet Efendi, bir süre susuyor. Sanki geçmişten bir hatıra gelmiş gibi… Sonra anlatmaya başlıyor:

— Yıllar önce bir köye gitmiştim. Orada okuma yazma bilmeyen yaşlı bir teyze vardı. Fakat bana öyle bir hayat dersi verdi ki… O günden beri anladım ki, alîm olmak bazen hiç yazı bilmemek ama insanın ruhunu okuyabilmek demek.

Ahmet ile Zehra sessizce dinliyor. Çay bardaklarından buhar yükseliyor, dışarıda kar yağıyor.

---

Erkeklerin ve Kadınların Yolu

Ahmet, konuyu kendi tarzında toparlıyor:

— Yani mesele, doğru bilgiyi doğru yerde kullanmak. Strateji de bu işin parçası.

Zehra ise, gülümseyerek ekliyor:

— Ama o bilgiyi kalpten geçirmek, insanla bağı güçlendirmek de şart.

İkisi de haklıydı. Erkekler genelde çözüm odaklı ve planlı yaklaşırken, kadınlar daha çok duygusal bağa ve ilişkinin derinliğine odaklanıyordu. Ama “alîm” olmak, ikisini birleştiren bir dengeden geçiyordu.

---

Kasabada Kalan İz

O gece Mehmet Efendi, çay ocağındaki herkese kısa ama unutulmaz bir ders vermişti:

— Alîm, başkasına fayda vermek için öğrenendir. Başkasının hatasını düzeltirken kırmayan, öğretirken yargılamayan kişidir.

Ahmet, ertesi gün kasabanın kütüphanesinde yeni bir plan yaptı: Gençlere kitap saatleri düzenleyecekti.

Zehra ise, okuldaki öğrencilerine “Bugün sizden öğrenmeye geldim” diyerek sınıfa girdi.

İkisinin de yolu farklıydı ama hedef aynıydı: Bildiğini yaşamak, yaşadığını faydaya dönüştürmek.

---

Sorularla İslamiyet Tadında Kapanış

Mehmet Efendi, yolculuğuna devam ederken geriye şu sözleri kaldı:

— Evlatlarım, bilmek güzeldir. Ama bildiğini yaşayabiliyorsan, işte o zaman gerçekten biliyorsun demektir.

Forumdaşlar, şimdi size soruyorum:

- Sizce alîm olmak mı zor, o bilgiyi hayatına taşımak mı?

- Tanıdığınız “işte bu insan alîmdir” dediğiniz biri var mı?

- Erkeklerin stratejik yaklaşımı mı, kadınların empatik yönü mü bu yolda daha etkili olur?

Yorumlarınızı bekliyorum. Belki hepimiz bu başlık altında biraz daha “alîm” oluruz…

---

İstersen bu hikâyeye bir de farklı zamanlarda geçen ikinci bir olay ekleyebilirim, böylece “alîm” tanımını daha da derinleştirebiliriz.