Amanda Gorman’ın açılış şiiri “The Hill We Climb” Florida Okulu tarafından kısıtlandı

Sayın Başkan Dr. Biden, Bayan Başkan Yardımcısı, Bay Emhoff, Amerikalılar ve Dünya. Günü geldiğinde kendimize şunu soruyoruz: Bu hiç bitmeyen kayıp gölgesinde ışığı nerede bulabiliriz? Yanımızda taşıdığımız kayıplara katlanmak zorundayız. Canavarın karnına göğüs gerdik. Sessizliğin her zaman barış anlamına gelmediğini öğrendik. Adil olanın normlarında ve fikirlerinde her zaman adalet yoktur. Yine de şafak, biz farkına varmadan saatler önce. Bir şekilde başarıyoruz. Her nasılsa hayatta kaldık ve kırılmamış, sadece bitmemiş bir ulus yaşadık. Kölelikten doğup bekar bir anne tarafından büyütülmüş sıska zenci bir kızın sırf okumasını izlemek için cumhurbaşkanı olmayı hayal edebildiği bir ülkenin ve zamanın mirasçıları olan bizler. Ve evet, gösterişli olmaktan, kusursuz olmaktan çok uzağız. Ancak bu, mükemmel bir birlik oluşturmak için çabaladığımız anlamına gelmez. Birliğimizi kararlı bir şekilde oluşturmak ve insanlığın tüm kültürlerine, renklerine, karakterlerine ve koşullarına bağlı bir ülke yaratmak istiyoruz. Ve böylece aramızda olana değil önümüzde olana odaklanıyoruz. Açığı kapatıyoruz çünkü geleceğimizin her şeyden önce geldiğini ve önce farklılıklarımızı bir kenara bırakmamız gerektiğini biliyoruz. Birbirimize ulaşabilmek için kollarımızı indiriyoruz. Kimseye zarar vermek istemiyoruz ve herkes için uyum istiyoruz. En azından dünya bunun doğru olduğunu söylesin. Kederimize rağmen büyüdük. Canımız yandığında da, yorulduğumuzda da bunu umduk. Denedik, bu sonsuza kadar muzaffer bir şekilde birbirine bağlanacak. Bir daha asla yenilgi yaşamayacağımız için değil, bir daha asla bölünme ekmeyeceğimiz için. Kutsal Yazılar bizden herkesin kendi asmasının ve incir ağacının altında oturacağını ve kimsenin onları korkutmayacağını hayal etmemizi ister. Zamanımıza kadar yaşayacaksak, zafer kılıçta değildir. Ama yaptığımız tüm köprülerde Açıklığa, tırmandığımız tepeye söz bu. Keşke cesaret edebilseydik. Çünkü Amerikalı olmak, miras kalan bir gururdan daha fazlasıdır. Derinine indiğimiz ve onu nasıl tamir ettiğimiz geçmiştir. Milletimizi bölmek yerine yok edecek bir güç gördük. Demokrasiyi geciktirmek anlamına gelseydi ülkemizi mahvederdi. Ve bu girişim neredeyse başarılı oldu. Ancak demokrasi geçici olarak ertelenebilse de asla kalıcı olarak mağlup edilemez. Biz bu gerçeğe, bu inanca güveniyoruz. Çünkü bizim gözümüz gelecekteyken, tarihimizin de gözü bizdedir. Bu, haklı kurtuluş çağıdır. Başından beri korkuyorduk. Böylesine korkunç bir saatin mirasçıları olmaya kendimizi hazır hissetmiyorduk. Ama onda yeni bir bölüm yazma, kendimize umut ve kahkaha verme gücünü bulduk. Yani bir zamanlar felaketin üstesinden nasıl geleceğimizi sorarken, şimdi felaketin bizi nasıl yenebileceğini soruyoruz. Eskiye dönmeyeceğiz, olacak olana, yaralı ama bütün bir ülkeye gideceğiz. Yardımsever ama cesur, vahşi ve özgür. Eylemsizliğimizin ve tembelliğimizin gelecek nesillere miras kalacağını bilerek, gözdağıyla dikkatimizin dağılmasına veya kesintiye uğramasına izin vermeyiz. Hatalarımız onların sorumluluğu haline gelir. Ama bir şey kesin. Merhameti güçle, gücü hakla birleştirdiğimizde sevgi bize miras olur ve çocuklarımızın doğuştan hakkını dönüştürür. Öyleyse arkamızda bize kalandan daha iyi bir ülke bırakalım. Her nefeste bronz göğsüm. Bu yaralı dünyayı harika bir dünyaya çevireceğiz. Batının altın çerçeveli tepelerinden yükseleceğiz. Atalarımızın bir devrimi ilk kez gerçekleştirdiği rüzgarlı Kuzeydoğu’dan yükseleceğiz. Midwest eyaletlerinin göllerle çevrili şehirlerinden yükseleceğiz. Güneşin öptüğü güneyden yükseleceğiz. Milletimizin bilinen her köşesinde, yurdumuz denilen her köşesinde yeniden inşa edeceğiz, barışacağız, toparlanacağız. Farklı ve güzel insanlarımız parçalanacak ve güzel çıkacaktır. Günü geldiğinde alevlerin gölgesini bırakır ve korkmayız. Biz onu serbest bıraktıkça yeni şafak çiçek açar. Çünkü ışık hep vardı. Keşke onu görecek kadar cesur olsaydık. Keşke o kadar cesur olabilseydik.