dunyadan
Aktif Üye
İşçi ‘mobbing’ var diyor; mahkeme ‘ispatla’ diyor
Danıştayın farklı iki dairesinin 2021 yılının sonunda verdiği 3 farklı kararda bu yaklaşım açıkça gözükmektedir.
BİRİNCİ KARARDA;
Türk Uyruklu Misafir Sanatçı (Temsil Başına) Sözleşmesi kapsamında vurmalı çalgılar branşında sözleşmeli orkestra sanatçısı dava açmıştır.
İddiası ise sözleşme imzalandıktan daha sonra tarafına mobbing uygulandığı, hiç bir gorev verilmediği, provalara çağrılmadığı, ücret ödenmediği, Mahkeme sonucunda manevi tazminata hükmedilebilmesi için aranan tüm şartların gerçekleştiği ileri sürmüştür
Dava reddedilmiştir.
İKİNCİ KARARDA;
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun Kahramanmaraş Koordinatörlüğünde sözleşmeli statüde uzman olarak bakılırsav yapan davacı dava açmıştır.
İddiası ise kendi tercihi haricinde Başvuru Kabul biriminde nazaranv yapmaya başladığı,
burada bazı bazı ailevi şartlarına rağmen, gün arasında saat 21:00’a kadar, kimi zaman hafta sonları çalışmak zorunda kaldığı,
Kahramanmaraş Koordinatörüne, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu merkezine şikayet dilekçelerinin verildiği, bu şikayetlerde hibelere engel olduğunun ileri sürüldüğü, ancak işlerini mevzuata uygun olarak ifa ettiği için kurumca bu yönüyle kendisine bir kusur atfedilmediği,
idarenin memurunu isnat ve iftiralara karşı koruması gerekirken, bizzat idareci tarafınca organize edilerek, soyut bazı isnatlara maruz kaldığı, anılan firmaların şikayetlerine organize bir biçimde maruz kaldığı, şikayetlerin benzer döneme denk gelmesinin tesadüf olmadığı,
kurum yöneticisi tarafınca bizzat cinsel içerikli ima ve taleplerde bulunulduğu, anılan kişinin 2015 yılının Kasım ayının son günlerinde gönderdiği elektronik postalar yüzünden manevi olarak fazlaca yıprandığı, boşandığı ve iki çocuğu ile yalnız yaşadığı ve Afyon ilinde bulunan ailesinin desteğinden de uzak olduğu,
bu durumuna karşın teamüllere aykırı olarak tarafınca iki haftalık Elazığ gorevlendirilmesi yapıldığı, anılan gorevlendirmenin iptali istemiyle yaptığı başvuruların sonuçsuz kaldığı,
müfettiş incelemesi ve bunun kararında düzenlenen önraporun dava açtığı 08/01/2016 tarihinden üç ay daha sonra olduğu, bu anlamda önrapor da yer alan hususların dayanak olarak gösterilmesinin gerçekçi olmadığı, anılan raporun kendisine tebliğ edilmediği, herhangi bir savunmanın da alınmadığı,
davalı idarenin tutumunun mobbing düzeyinde olduğu, dava konusu işlemin objektif ve hakkaniyetli olmadığı ileri sürülmektedir.
Dava reddedilmiştir.
ÜÇÜNCÜ KARARDA;
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı/Beyoğlu Vergi Dairesi Müdürlüğü emrinde Gelir Uzmanı olarak nazaranv yapan gelir uzmanı dava açmıştır.
İddiası ise,
, 2006 yılı sicil notunun iptali istemiyle açılan dava niçiniyle gelir uzmanlığı özel sınavına girme hakkının engellenmeye çalışıldığı;
sicil raporunun, düzenlendiği cari yıldan daha sonra hüküm ifade etmesi kararı, gelir uzmanlığı özel sınavının açıldığı Ekim-2006 tarihinde sınavı kazanarak gelir uzmanı olarak atandığı,
gelir uzmanlığına atanmasından daha sonra açılan Vergi Dairesi Müdür Yardımcılığı yazılı sınavını da kazandığı, ancak sınavda alınması gereken vergi müdür yardımcısından daha az sayıda kazanan olduğu biçimde, düzenlenen sicil raporu sebebi ile sınavlarda başarısız sayıldığı,
hak aramanın kusurlu görülmesi kararı yalnızlaştırılarak pasifleştirildiği,
işler servisinde çalıştırılmadığı gibi, şef olarak çalıştırıldığı dönemde de memursuz çalıştırıldığı, tarafına sürekli mobbing uygulandığı, bazı şahısların şef olarak nazaranvlendirilmesi suretiyle hakkının yendiği,
idarenin ondan sonrasında bu hatasından dönerek adı geçen şahısları değişik Vergi Dairesi Müdürlüklerinde gorevlendirdiği ileri sürülmüştür.
Dava reddedilmiştir.
T.C.
DANIŞTAY
İKİNCİ DAİRE
Esas No: 2021/17334
Karar No: 2021/2931
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : : .
VEKİLİ : Av. .
KARŞI TARAF(DAVALI) : . Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. .
İSTEMİN KONUSU:
. İdare Mahkemesince verilen . günlü, E:., K:. sayılı sonucun, dilekçede yazılı niçinlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava Konusu İstem:
Dava; Samsun Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü bünyesinde Türk Uyruklu Misafir Sanatçı (Temsil Başına) Sözleşmesi kapsamında vurmalı çalgılar branşında sözleşmeli orkestra sanatçısı olarak gorev yapan davacı tarafınca, kurum yetkililerinin kişilik haklarına, manevi bütünlüğüne yönelik saldırıları kararında maruz kaldığı manevi zararlarının karşılığı olarak 50.000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle beraber davalı idarece tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi sonucunın Özeti:
. İdare Mahkemesinin temyize konu sonucuyla; sözleşmenin yenilenmesi talebinin reddine yönelik işleme karşı açılan davada. Bölge İdare Mahkemesince verilen karar uyarınca davacı ile sözleşme imzalandığı, Mahkeme sonucunın gereğinin yerine getirildiği, nazaranvlendirmelerin mevzuat hükümleri uyarınca eserlerin özelliği dikkate alınarak yapıldığı, davacıya gorev verilmeyerek baskı uygulandığı, davacının etkisizleştirildiği veya ötekileştirildiği, kişilik haklarına yönelik saldırıda bulunulduğu yolunda somut ve açık bir tespit veya ihlalin bulunmadığı, sözleşmenin yenilenmesi talebinin reddine yönelik işleme karşı açılan davanın Mahkemelerinin. günlü, E:., K:. sayılı sonucuyla reddedildiği, ötürüsıyla sözleşmenin yenilenmemesine ilişkin işlemin kasıtlı ve davacıyı yıpratma saikiyle değil, kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda tesis edildiği, davalı idarece, davacının fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması kararı doğuran veya şeref ve haysiyetini rencide edici, manevi kişiliğine yönelik baskı, yıldırma veya saldırı yapıldığına ilişkin herhangi bir davranış ve uygulama yapılmadığı anlaşıldığından manevi tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların oluşmadığı kararına varıldığı sebebi öne sürülerek dava reddedilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafınca, 2009 yılından itibaren her yıl yenilenen “Türk Uyruklu Misafir Sanatçı” sözleşmeleri kapsamında sözleşmeli orkestra sanatçısı unvanı ile davalı idare bünyesinde gorev yaptığı, 30/06/2013 tarihinde sona eren diğer misafir sanatçıların sözleşmelerinin yenilediği biçimde kendi sözleşmesinin gerekçe gösterilmeksizin yenilenmediği, yargı sonucuyla söz konusu işlemin yürütmesinin durdurulduğu, bu karar üzerine 27/02/2014 tarihinde sözleşme imzalanmış ise de, bakılan davanın açıldığı tarihe kadar sözleşmenin hayata geçirilmediği, sözleşme imzalandıktan daha sonra tarafına mobbing uygulandığı, hiç bir nazaranv verilmediği, provalara çağrılmadığı, ücret ödenmediği, Mahkeme sonucunda manevi tazminata hükmedilebilmesi için aranan tüm şartların gerçekleştiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Danıştay Onuncu Dairesinin 09/12/2020 günlü, E:2015/1757, K:2020/6010 sayılı sonucuyla Dairemize gönderilen dosyada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten daha sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz niçinleri sonucun bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR kararı:
Açıklanan niçinlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. . İdare Mahkemesince verilen . günlü, E:., K:. sayılı sonucun ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu sonucun tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün arasında Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
DANIŞTAY
İKİNCİ DAİRE
Esas No: 2021/16563
Karar No: 2021/2900
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .
VEKİLİ: Av..
KARŞI TARAF (DAVALI) : . Kurumu
VEKİLİ: Av..
İSTEMİN KONUSU:
. İdare Mahkemesince verilen. günlü, E:., K:. sayılı sonucun, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava Konusu İstem:
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun Kahramanmaraş Koordinatörlüğünde sözleşmeli statüde uzman olarak bakılırsav yapan davacı, 2016 yılı sözleşmesinin Ardahan İl Koordinatörlüğünde imzalaması yönünde tesis edilen . günlü, . sayılı işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
.İdare Mahkemesince verilen . günlü, E:., K:. sayılı kararla; davacıya isnat olunan olumsuz davranışların soruşturularak, buna gore mevzuatça öngörülen disiplin hükümlerinin uygulanması gerekirken, davacıya isnat olunan söz konusu olumsuz davranışları niçiniyle cezalandırılması mahiyetinde olarak, davacının naklen atanması kararınu doğuran dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı nedeni öne sürülerek dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Anılan sonucun davacı tarafınca temyiz edilmesi üzerine Danıştay İkinci Dairesinin 18/02/2020 günlü, E:2016/14469, K:2020/933 sayılı sonucuyla; davacı hakkında . günlü, .sayılı inceleme raporu düzenlenmesi ve dosyasına sunulması karşısında, Mahkemece anılan rapordaki tespitler de dikkate alınarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken; “davacıya isnat olunan olumsuz davranışların soruşturularak, buna gore mevzuatça öngörülen disiplin hükümlerinin uygulanması gerekirken, davacıya isnat olunan söz konusu olumsuz davranışları niçiniyle cezalandırılması mahiyetinde olduğu” nedeni öne sürülerek dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararda hukuki isabet bulunmadığı belirtilerek, anılan karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesi sonucunın Özeti:
. İdare Mahkemesinin bozma sonucuna uyularak verilen temyize konu sonucuyla; ulusal kalkınma plan, program ve stratejilerinde öngörülen ilke ve hedefler çerçevesinde, Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşlardan sağlanan kaynakları da kapsayacak biçimde, kırsal kalkınma programlarının uygulanmasına yönelik faaliyetleri gerçekleştirmek üzere kurulan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunda nazaranv yapan kurum personeli tarafınca; hedefler belirleyip planlama yapan merkez teşkilatının, plan, program ve projelerinin hızlı bir biçimde gerçekleştirilebilmesi için yönetim kadrosu ve mesai arkadaşları ile yakın işbirliği ve dayanışma içerisinde, uyumlu, koordineli bir çalışmanın ortaya konulması gerektiği açık olup, davacı hakkında düzenlenen inceleme raporu ve Kahramanmaraş İl Koordinatörlüğünün uzman olarak gorev yapan davacıdan faydalanılamadığına ilişin 30/12/2015 tarihindeki yazısı dikkate alındığında; davacının gorev yaptığı yerde çalıştığı diğer personel ve hizmet alanlar ile çeşitli şekillerde sorun yaşaması niçiniyle ilgili yerdeki huzursuzluğun giderilmesi, bu biçimdece hizmetin sağlıklı bir biçimde işler hale getirilmesi amacıyla Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Başkanlığının 31/12/2015 tarihindeki Olur’u ile sözleşmesinin 2016 yılı için Ardahan İl Koordinatörlüğünde imzalandığı anlaşıldığından, kamu yararı hizmet gerekleri gözetilerek takdir yetkisi çerçevesinde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı nedeni öne sürülerek davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
2010 yılı Ağustos ayında Kahramanmaraş Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Başkanlığında uzman olarak çalışmaya başladığı, kendi tercihi haricinde Başvuru Kabul biriminde nazaranv yapmaya başladığı, burada bazı bazı ailevi şartlarına rağmen, gün arasında saat 21:00’a kadar, kimi zaman hafta sonları çalışmak zorunda kaldığı, ., ., . proje sanipleri ile . Danışmanlık tarafınca, Kahramanmaraş Koordinatörüne, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu merkezine şikayet dilekçelerinin verildiği, bu şikayetlerde hibelere engel olduğunun ileri sürüldüğü, ancak işlerini mevzuata uygun olarak ifa ettiği için kurumca bu yönüyle kendisine bir kusur atfedilmediği, idarenin memurunu isnat ve iftiralara karşı koruması gerekirken, bizzat idareci tarafınca organize edilerek, soyut bazı isnatlara maruz kaldığı, anılan firmaların şikayetlerine organize bir biçimde maruz kaldığı, şikayetlerin benzer döneme denk gelmesinin tesadüf olmadığı, kurum yöneticisi . tarafınca bizzat cinsel içerikli ima ve taleplerde bulunulduğu, anılan kişinin 2015 yılının Kasım ayının son günlerinde gönderdiği elektronik postalar yüzünden manevi olarak oldukça yıprandığı, boşandığı ve iki çocuğu ile yalnız yaşadığı ve Afyon ilinde bulunan ailesinin desteğinden de uzak olduğu, bu durumuna karşın teamüllere aykırı olarak . tarafınca iki haftalık Elazığ gorevlendirilmesi yapıldığı, anılan bakılırsavlendirmenin iptali istemiyle yaptığı başvuruların sonuçsuz kaldığı, müfettiş incelemesi ve bunun kararında düzenlenen önraporun dava açtığı 08/01/2016 tarihinden üç ay daha sonra olduğu, bu anlamda önrapor da yer alan hususların dayanak olarak gösterilmesinin gerçekçi olmadığı, anılan raporun kendisine tebliğ edilmediği, herhangi bir savunmanın da alınmadığı, davalı idarenin tutumunun mobbing düzeyinde olduğu, dava konusu işlemin objektif ve hakkaniyetli olmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI:
Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi sonucunın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten daha sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz niçinleri sonucun bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR kararı :
Açıklanan niçinlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. . İdare Mahkemesince verilen . günlü, E:., K:. sayılı sonucun ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan 97,70-TL yürütmeyi durdurma harcının davacıya iadesine,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu sonucun tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün arasında Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
DANIŞTA Y
ONUNCU DAİRE
Esas No: 2015/2677
Karar No: 2020/3229
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .
VEKİLİ: Av..
KARŞI TARAF (DAVALI) : . Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ: Av. .
İSTEMİN_KONUSU:
. İdare Mahkemesinin. tarih ve E: ., K: . sayılı sonucunın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
Dava, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı/Beyoğlu Vergi Dairesi Müdürlüğü emrinde Gelir Uzmanı olarak gorev yapan davacı tarafınca,
1. 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca 29/05/2013 tarihinden daha sonra açıktan gorevlendirilen servis sorumlusu sayısı ile öteden beri niteliksiz (bilgisayar işletmeni, veri hazırlama kontrol işletmeni, yoklama memuru, memur, veznedar, tahsildar, icra memuru) servis sorumlusu sayısının tarafına bildirilmesi istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun reddine ilişkin. günlü, . sayılı işleminin,
2. Gelir İdaresi Başkanlığının nazaranv dağılımına ilişkin. günlü, . sayılı işleminin,
İptaline,
3. Kendisinin kasten şef/servis sorumlusu olarak bakılırsavlendirilmediği gibi, üstleri tarafınca onur kırıcı tutum ve davranışlara da maruz kaldığı, ayrıca tecrübesiz ve niteliksiz kişilerin servis sorumlusu olarak gorevlendirildiği iddiasıyla 40.000,00-TL maddi, 5.000,00-TL manevi tazminatın yasal faizi ile beraber tazminine hükmedilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi sonucunın özeti:
. İdare Mahkemesinin. tarih ve E: ., K: . sayılı sonucuyla;
davacı tarafınca; davalı idarenin, sınıflandırma, kariyer ve liyakat ilkeleri dahilinde bakılırsavlendirme ve atama yapmadığı iddia edilerek, kendisinin şef ya da servis sorumlusu olarak nazaranvlendirilmediği yönünde itirazda bulunulmuş ise de, dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile davalı idarenin savunma dilekçesi incelendiğinde, uyuşmazlık konusu bakılırsavlendirme ve atamaların mevzuata ve hukuka aykırı olduğu yönünde somut ve hukuken kabul edilebilir nitelikte iddia ve olgu bulunmadığı, bilgi edinme başvurusu kapsamında yapılan itirazın da. tarih ve. sayılı Bilgi Edinme ve Değerlendirme Kurulu tarafınca reddedildiği, ayrıca, iptali talep edilen . tarih ve . sayılı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı İnsan Kaynakları Grup Müdürlüğü yazısının da, genel düzenleme niteliğini haiz bir bildirim olduğu, sonuç olarak davalı idarece, ilgili personelin gorevlendirilmesine ilişkin usul ve esaslar çerçevesinde işlem tesis edildiği; öte yandan, talep edilen maddi ve manevi tazminata dayanak oluşturacak işlemler ile idarenin eylemi içinde uygun illiyet bağı bulunmadığı nedeni öne sürülerek dava reddedilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafınca, 2006 yılı sicil notunun iptali istemiyle açılan dava niçiniyle gelir uzmanlığı özel sınavına girme hakkının engellenmeye çalışıldığı; sicil raporunun, düzenlendiği cari yıldan daha sonra hüküm ifade etmesi kararı, gelir uzmanlığı özel sınavının açıldığı Ekim-2006 tarihinde sınavı kazanarak gelir uzmanı olarak atandığı, gelir uzmanlığına atanmasından daha sonra açılan Vergi Dairesi Müdür Yardımcılığı yazılı sınavını da kazandığı, ancak sınavda alınması gereken vergi müdür yardımcısından daha az sayıda kazanan olduğu biçimde, düzenlenen sicil raporu sebebi ile sınavlarda başarısız sayıldığı, hak aramanın kusurlu görülmesi kararı yalnızlaştırılarak pasifleştirildiği, işler servisinde çalıştırılmadığı gibi, şef olarak çalıştırıldığı dönemde de memursuz çalıştırıldığı, tarafına sürekli mobbing uygulandığı, . ve. ismindeki şahısların şef olarak bakılırsavlendirilmesi suretiyle hakkının yendiği, idarenin hemen sonrasında bu hatasından dönerek adı geçen şahısları değişik Vergi Dairesi Müdürlüklerinde nazaranvlendirdiği, maddi ve manevi tazminat isteminin mevcut olduğu, ayrıca 5.450,00 TL olarak hesaplanan avukatlık ücretinin düzeltilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davalı idare tarafınca, atama ve bakılırsavlendirme işlemlerinin hukuka ve mevzuata uygun yapıldığı, davacının kişilik haklarının ihlal edilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı, ayrıca tazminat istemi şartlarının oluşmadığı savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:
Davacının temyiz isteminin, esas yönünden reddi, vekalet ücreti yönünden kabulüyle, İdare Mahkemesi sonucunın, maddi tazminat istemi yönünden nispi vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu ve İkinci Dairelerince, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’na 3619 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle eklenen Ek-1. madde uyarınca yapılan müşterek görüşmede, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten daha sonra gereği görüşüldü:
A) Temyiz İstemine Konu Mahkeme sonucunın, Davanın Reddine İlişkin Kısmı ile Reddedilen Manevi Tazminat Miktarı Üzerinden Davalı İdare Lehine Maktu Vekalet Ücretine Hükmedilmesine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen sonucun davanın reddine ilişkin kısmı ile reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden davalı idare lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz niçinleri sonucun bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B) Temyiz İstemine Konu Mahkeme sonucunın, Reddedilen Maddi Tazminat niçiniyle Davalı İdare Lehine Nispi Vekalet Ücretine Hükmedilmesine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının b bendinde “temyiz incelemesi sonunda kararda bir daha yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar var ise Danıştay’ın sonucu düzelterek onayacağı” hükme bağlanmıştır.
Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan yaralanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmü bulunmaktadır.
Öte yandan, bir tam yargı davasında davacı aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin, hak arama hürriyeti ve mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuru kararında Anayasa Mahkemesince verilen 07/11/2013 tarih ve B. No:2012/791 numaralı kararda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 36533/04 başvuru numaralı Mesutoğlu-Türkiye sonucuna atıfla, mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığı, bazı sınırlamalara tabi tutulabileceği, aynı zamanda getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiği, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar içinde makul bir orantı olması halinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1. maddesi ile bağdaşabileceği, bu ilkelerden hareketle, dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları olmakla beraber, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına niçin olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınmaları gerektiği belirtilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde de, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği; 168. maddesinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren bir tarifenin hazırlanacağı, 169. maddesinde, yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamayacağı belirtilmiştir.
sonucun verildiği tarihte yürürlükte bulunan 31/12/2014 tarih ve 29222 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme sonucu tarihi itibariyle uyuşmazlığa uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tarifelerin üçüncü kısmına gore ücret” başlıklı 13. maddesinde; “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına gore belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. maddesinde ise “(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına bakılırsa belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına bakılırsa hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne nazaran hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle beraber açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen düzenlemeler incelendiğinde, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde manevi tazminat istemlerinde hükmolunacak avukatlık ücretine ilişkin özel düzenlemelerin yapıldığı, ancak söz konusu tarifede, maddi tazminat davalarında hükmolunacak avukatlık ücretine ilişkin olarak, manevi tazminat davalarında olduğu gibi özel ve ayrık bir düzenlemeye yer verilmediği, bu hususta tarifede boşluk olduğu görülmektedir.
Hak arama özgürlüğünün kısıtlanması ile avukatın emeğinin karşılığını alması hususundaki dengenin sağlanması açısından, avukatın, gerek maddi gerekse manevi tazminat dosyalarında harcadığı çaba ve verdiği emeğin, bir diğerine gore daha farklı ve daha fazla çaba, gayret ve emek sarf edilmesine gerek göstermemesi durumu göz önünde bulundurulduğunda, maddi tazminat isteminin tamamının reddi halinde hükmedilecek vekalet ücreti açısından tarifede yer alan bu boşluğun, tarifenin manevi tazminat davaları için öngörülen vekalet ücreti sistematiğinin kıyasen yorumlanması yoluyla doldurulmasının yerinde olacağı kararına varılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; İdare Mahkemesince, davanın reddi ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, 5.450,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesi yönünde hüküm kurulduğu görülmüştür.
Yukarıda yer verilen açıklamalar ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi beraber değerlendirildiğinde; sonucun verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret tarifesi uyarınca, reddedilen maddi tazminat istemi yönünden, İdare lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesi sonucunın hüküm fıkrasında yer alan, “5.450,00 TL” ibaresinin “reddedilen maddi tazminat istemi yönünden 750,00 TL maktu + reddedilen manevi tazminat istemi yönünden 750,00 TL maktu olmak üzere toplam 1.500,00 TL” şeklinde düzeltilmesine karar verilmiştir.
KARAR kararı:
Açıklanan niçinlerle;
1. Davacının esas yönünden temyiz isteminin reddine, reddedilen maddi tazminat yönünden aleyhine hükmedilen nispi vekalet ücretine yönelik temyiz isteminin kabulüne, 2. Davanın reddi yolunda. İdare Mahkemesince verilen. tarih ve E: ., K: . sayılı sonucun, hüküm fıkrasında yer alan “. TL” ibaresinin, “reddedilen maddi tazminat istemi yönünden. TL maktu + reddedilen manevi tazminat istemi yönünden. TL maktu olmak üzere toplam. TL” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu sonucun tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün arasında karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24/09/2020 tarihinde oy oldukçaluğuyla karar verildi.
Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.
Danıştayın farklı iki dairesinin 2021 yılının sonunda verdiği 3 farklı kararda bu yaklaşım açıkça gözükmektedir.
BİRİNCİ KARARDA;
Türk Uyruklu Misafir Sanatçı (Temsil Başına) Sözleşmesi kapsamında vurmalı çalgılar branşında sözleşmeli orkestra sanatçısı dava açmıştır.
İddiası ise sözleşme imzalandıktan daha sonra tarafına mobbing uygulandığı, hiç bir gorev verilmediği, provalara çağrılmadığı, ücret ödenmediği, Mahkeme sonucunda manevi tazminata hükmedilebilmesi için aranan tüm şartların gerçekleştiği ileri sürmüştür
Dava reddedilmiştir.
İKİNCİ KARARDA;
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun Kahramanmaraş Koordinatörlüğünde sözleşmeli statüde uzman olarak bakılırsav yapan davacı dava açmıştır.
İddiası ise kendi tercihi haricinde Başvuru Kabul biriminde nazaranv yapmaya başladığı,
burada bazı bazı ailevi şartlarına rağmen, gün arasında saat 21:00’a kadar, kimi zaman hafta sonları çalışmak zorunda kaldığı,
Kahramanmaraş Koordinatörüne, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu merkezine şikayet dilekçelerinin verildiği, bu şikayetlerde hibelere engel olduğunun ileri sürüldüğü, ancak işlerini mevzuata uygun olarak ifa ettiği için kurumca bu yönüyle kendisine bir kusur atfedilmediği,
idarenin memurunu isnat ve iftiralara karşı koruması gerekirken, bizzat idareci tarafınca organize edilerek, soyut bazı isnatlara maruz kaldığı, anılan firmaların şikayetlerine organize bir biçimde maruz kaldığı, şikayetlerin benzer döneme denk gelmesinin tesadüf olmadığı,
kurum yöneticisi tarafınca bizzat cinsel içerikli ima ve taleplerde bulunulduğu, anılan kişinin 2015 yılının Kasım ayının son günlerinde gönderdiği elektronik postalar yüzünden manevi olarak fazlaca yıprandığı, boşandığı ve iki çocuğu ile yalnız yaşadığı ve Afyon ilinde bulunan ailesinin desteğinden de uzak olduğu,
bu durumuna karşın teamüllere aykırı olarak tarafınca iki haftalık Elazığ gorevlendirilmesi yapıldığı, anılan gorevlendirmenin iptali istemiyle yaptığı başvuruların sonuçsuz kaldığı,
müfettiş incelemesi ve bunun kararında düzenlenen önraporun dava açtığı 08/01/2016 tarihinden üç ay daha sonra olduğu, bu anlamda önrapor da yer alan hususların dayanak olarak gösterilmesinin gerçekçi olmadığı, anılan raporun kendisine tebliğ edilmediği, herhangi bir savunmanın da alınmadığı,
davalı idarenin tutumunun mobbing düzeyinde olduğu, dava konusu işlemin objektif ve hakkaniyetli olmadığı ileri sürülmektedir.
Dava reddedilmiştir.
ÜÇÜNCÜ KARARDA;
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı/Beyoğlu Vergi Dairesi Müdürlüğü emrinde Gelir Uzmanı olarak nazaranv yapan gelir uzmanı dava açmıştır.
İddiası ise,
, 2006 yılı sicil notunun iptali istemiyle açılan dava niçiniyle gelir uzmanlığı özel sınavına girme hakkının engellenmeye çalışıldığı;
sicil raporunun, düzenlendiği cari yıldan daha sonra hüküm ifade etmesi kararı, gelir uzmanlığı özel sınavının açıldığı Ekim-2006 tarihinde sınavı kazanarak gelir uzmanı olarak atandığı,
gelir uzmanlığına atanmasından daha sonra açılan Vergi Dairesi Müdür Yardımcılığı yazılı sınavını da kazandığı, ancak sınavda alınması gereken vergi müdür yardımcısından daha az sayıda kazanan olduğu biçimde, düzenlenen sicil raporu sebebi ile sınavlarda başarısız sayıldığı,
hak aramanın kusurlu görülmesi kararı yalnızlaştırılarak pasifleştirildiği,
işler servisinde çalıştırılmadığı gibi, şef olarak çalıştırıldığı dönemde de memursuz çalıştırıldığı, tarafına sürekli mobbing uygulandığı, bazı şahısların şef olarak nazaranvlendirilmesi suretiyle hakkının yendiği,
idarenin ondan sonrasında bu hatasından dönerek adı geçen şahısları değişik Vergi Dairesi Müdürlüklerinde gorevlendirdiği ileri sürülmüştür.
Dava reddedilmiştir.
T.C.
DANIŞTAY
İKİNCİ DAİRE
Esas No: 2021/17334
Karar No: 2021/2931
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : : .
VEKİLİ : Av. .
KARŞI TARAF(DAVALI) : . Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. .
İSTEMİN KONUSU:
. İdare Mahkemesince verilen . günlü, E:., K:. sayılı sonucun, dilekçede yazılı niçinlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava Konusu İstem:
Dava; Samsun Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü bünyesinde Türk Uyruklu Misafir Sanatçı (Temsil Başına) Sözleşmesi kapsamında vurmalı çalgılar branşında sözleşmeli orkestra sanatçısı olarak gorev yapan davacı tarafınca, kurum yetkililerinin kişilik haklarına, manevi bütünlüğüne yönelik saldırıları kararında maruz kaldığı manevi zararlarının karşılığı olarak 50.000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle beraber davalı idarece tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi sonucunın Özeti:
. İdare Mahkemesinin temyize konu sonucuyla; sözleşmenin yenilenmesi talebinin reddine yönelik işleme karşı açılan davada. Bölge İdare Mahkemesince verilen karar uyarınca davacı ile sözleşme imzalandığı, Mahkeme sonucunın gereğinin yerine getirildiği, nazaranvlendirmelerin mevzuat hükümleri uyarınca eserlerin özelliği dikkate alınarak yapıldığı, davacıya gorev verilmeyerek baskı uygulandığı, davacının etkisizleştirildiği veya ötekileştirildiği, kişilik haklarına yönelik saldırıda bulunulduğu yolunda somut ve açık bir tespit veya ihlalin bulunmadığı, sözleşmenin yenilenmesi talebinin reddine yönelik işleme karşı açılan davanın Mahkemelerinin. günlü, E:., K:. sayılı sonucuyla reddedildiği, ötürüsıyla sözleşmenin yenilenmemesine ilişkin işlemin kasıtlı ve davacıyı yıpratma saikiyle değil, kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda tesis edildiği, davalı idarece, davacının fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması kararı doğuran veya şeref ve haysiyetini rencide edici, manevi kişiliğine yönelik baskı, yıldırma veya saldırı yapıldığına ilişkin herhangi bir davranış ve uygulama yapılmadığı anlaşıldığından manevi tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların oluşmadığı kararına varıldığı sebebi öne sürülerek dava reddedilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafınca, 2009 yılından itibaren her yıl yenilenen “Türk Uyruklu Misafir Sanatçı” sözleşmeleri kapsamında sözleşmeli orkestra sanatçısı unvanı ile davalı idare bünyesinde gorev yaptığı, 30/06/2013 tarihinde sona eren diğer misafir sanatçıların sözleşmelerinin yenilediği biçimde kendi sözleşmesinin gerekçe gösterilmeksizin yenilenmediği, yargı sonucuyla söz konusu işlemin yürütmesinin durdurulduğu, bu karar üzerine 27/02/2014 tarihinde sözleşme imzalanmış ise de, bakılan davanın açıldığı tarihe kadar sözleşmenin hayata geçirilmediği, sözleşme imzalandıktan daha sonra tarafına mobbing uygulandığı, hiç bir nazaranv verilmediği, provalara çağrılmadığı, ücret ödenmediği, Mahkeme sonucunda manevi tazminata hükmedilebilmesi için aranan tüm şartların gerçekleştiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Danıştay Onuncu Dairesinin 09/12/2020 günlü, E:2015/1757, K:2020/6010 sayılı sonucuyla Dairemize gönderilen dosyada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten daha sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz niçinleri sonucun bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR kararı:
Açıklanan niçinlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. . İdare Mahkemesince verilen . günlü, E:., K:. sayılı sonucun ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu sonucun tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün arasında Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
DANIŞTAY
İKİNCİ DAİRE
Esas No: 2021/16563
Karar No: 2021/2900
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .
VEKİLİ: Av..
KARŞI TARAF (DAVALI) : . Kurumu
VEKİLİ: Av..
İSTEMİN KONUSU:
. İdare Mahkemesince verilen. günlü, E:., K:. sayılı sonucun, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava Konusu İstem:
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun Kahramanmaraş Koordinatörlüğünde sözleşmeli statüde uzman olarak bakılırsav yapan davacı, 2016 yılı sözleşmesinin Ardahan İl Koordinatörlüğünde imzalaması yönünde tesis edilen . günlü, . sayılı işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
.İdare Mahkemesince verilen . günlü, E:., K:. sayılı kararla; davacıya isnat olunan olumsuz davranışların soruşturularak, buna gore mevzuatça öngörülen disiplin hükümlerinin uygulanması gerekirken, davacıya isnat olunan söz konusu olumsuz davranışları niçiniyle cezalandırılması mahiyetinde olarak, davacının naklen atanması kararınu doğuran dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı nedeni öne sürülerek dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Anılan sonucun davacı tarafınca temyiz edilmesi üzerine Danıştay İkinci Dairesinin 18/02/2020 günlü, E:2016/14469, K:2020/933 sayılı sonucuyla; davacı hakkında . günlü, .sayılı inceleme raporu düzenlenmesi ve dosyasına sunulması karşısında, Mahkemece anılan rapordaki tespitler de dikkate alınarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken; “davacıya isnat olunan olumsuz davranışların soruşturularak, buna gore mevzuatça öngörülen disiplin hükümlerinin uygulanması gerekirken, davacıya isnat olunan söz konusu olumsuz davranışları niçiniyle cezalandırılması mahiyetinde olduğu” nedeni öne sürülerek dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararda hukuki isabet bulunmadığı belirtilerek, anılan karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesi sonucunın Özeti:
. İdare Mahkemesinin bozma sonucuna uyularak verilen temyize konu sonucuyla; ulusal kalkınma plan, program ve stratejilerinde öngörülen ilke ve hedefler çerçevesinde, Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşlardan sağlanan kaynakları da kapsayacak biçimde, kırsal kalkınma programlarının uygulanmasına yönelik faaliyetleri gerçekleştirmek üzere kurulan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunda nazaranv yapan kurum personeli tarafınca; hedefler belirleyip planlama yapan merkez teşkilatının, plan, program ve projelerinin hızlı bir biçimde gerçekleştirilebilmesi için yönetim kadrosu ve mesai arkadaşları ile yakın işbirliği ve dayanışma içerisinde, uyumlu, koordineli bir çalışmanın ortaya konulması gerektiği açık olup, davacı hakkında düzenlenen inceleme raporu ve Kahramanmaraş İl Koordinatörlüğünün uzman olarak gorev yapan davacıdan faydalanılamadığına ilişin 30/12/2015 tarihindeki yazısı dikkate alındığında; davacının gorev yaptığı yerde çalıştığı diğer personel ve hizmet alanlar ile çeşitli şekillerde sorun yaşaması niçiniyle ilgili yerdeki huzursuzluğun giderilmesi, bu biçimdece hizmetin sağlıklı bir biçimde işler hale getirilmesi amacıyla Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Başkanlığının 31/12/2015 tarihindeki Olur’u ile sözleşmesinin 2016 yılı için Ardahan İl Koordinatörlüğünde imzalandığı anlaşıldığından, kamu yararı hizmet gerekleri gözetilerek takdir yetkisi çerçevesinde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı nedeni öne sürülerek davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
2010 yılı Ağustos ayında Kahramanmaraş Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Başkanlığında uzman olarak çalışmaya başladığı, kendi tercihi haricinde Başvuru Kabul biriminde nazaranv yapmaya başladığı, burada bazı bazı ailevi şartlarına rağmen, gün arasında saat 21:00’a kadar, kimi zaman hafta sonları çalışmak zorunda kaldığı, ., ., . proje sanipleri ile . Danışmanlık tarafınca, Kahramanmaraş Koordinatörüne, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu merkezine şikayet dilekçelerinin verildiği, bu şikayetlerde hibelere engel olduğunun ileri sürüldüğü, ancak işlerini mevzuata uygun olarak ifa ettiği için kurumca bu yönüyle kendisine bir kusur atfedilmediği, idarenin memurunu isnat ve iftiralara karşı koruması gerekirken, bizzat idareci tarafınca organize edilerek, soyut bazı isnatlara maruz kaldığı, anılan firmaların şikayetlerine organize bir biçimde maruz kaldığı, şikayetlerin benzer döneme denk gelmesinin tesadüf olmadığı, kurum yöneticisi . tarafınca bizzat cinsel içerikli ima ve taleplerde bulunulduğu, anılan kişinin 2015 yılının Kasım ayının son günlerinde gönderdiği elektronik postalar yüzünden manevi olarak oldukça yıprandığı, boşandığı ve iki çocuğu ile yalnız yaşadığı ve Afyon ilinde bulunan ailesinin desteğinden de uzak olduğu, bu durumuna karşın teamüllere aykırı olarak . tarafınca iki haftalık Elazığ gorevlendirilmesi yapıldığı, anılan bakılırsavlendirmenin iptali istemiyle yaptığı başvuruların sonuçsuz kaldığı, müfettiş incelemesi ve bunun kararında düzenlenen önraporun dava açtığı 08/01/2016 tarihinden üç ay daha sonra olduğu, bu anlamda önrapor da yer alan hususların dayanak olarak gösterilmesinin gerçekçi olmadığı, anılan raporun kendisine tebliğ edilmediği, herhangi bir savunmanın da alınmadığı, davalı idarenin tutumunun mobbing düzeyinde olduğu, dava konusu işlemin objektif ve hakkaniyetli olmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI:
Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi sonucunın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten daha sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz niçinleri sonucun bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR kararı :
Açıklanan niçinlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. . İdare Mahkemesince verilen . günlü, E:., K:. sayılı sonucun ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan 97,70-TL yürütmeyi durdurma harcının davacıya iadesine,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu sonucun tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün arasında Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
DANIŞTA Y
ONUNCU DAİRE
Esas No: 2015/2677
Karar No: 2020/3229
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .
VEKİLİ: Av..
KARŞI TARAF (DAVALI) : . Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ: Av. .
İSTEMİN_KONUSU:
. İdare Mahkemesinin. tarih ve E: ., K: . sayılı sonucunın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
Dava, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı/Beyoğlu Vergi Dairesi Müdürlüğü emrinde Gelir Uzmanı olarak gorev yapan davacı tarafınca,
1. 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca 29/05/2013 tarihinden daha sonra açıktan gorevlendirilen servis sorumlusu sayısı ile öteden beri niteliksiz (bilgisayar işletmeni, veri hazırlama kontrol işletmeni, yoklama memuru, memur, veznedar, tahsildar, icra memuru) servis sorumlusu sayısının tarafına bildirilmesi istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun reddine ilişkin. günlü, . sayılı işleminin,
2. Gelir İdaresi Başkanlığının nazaranv dağılımına ilişkin. günlü, . sayılı işleminin,
İptaline,
3. Kendisinin kasten şef/servis sorumlusu olarak bakılırsavlendirilmediği gibi, üstleri tarafınca onur kırıcı tutum ve davranışlara da maruz kaldığı, ayrıca tecrübesiz ve niteliksiz kişilerin servis sorumlusu olarak gorevlendirildiği iddiasıyla 40.000,00-TL maddi, 5.000,00-TL manevi tazminatın yasal faizi ile beraber tazminine hükmedilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi sonucunın özeti:
. İdare Mahkemesinin. tarih ve E: ., K: . sayılı sonucuyla;
davacı tarafınca; davalı idarenin, sınıflandırma, kariyer ve liyakat ilkeleri dahilinde bakılırsavlendirme ve atama yapmadığı iddia edilerek, kendisinin şef ya da servis sorumlusu olarak nazaranvlendirilmediği yönünde itirazda bulunulmuş ise de, dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile davalı idarenin savunma dilekçesi incelendiğinde, uyuşmazlık konusu bakılırsavlendirme ve atamaların mevzuata ve hukuka aykırı olduğu yönünde somut ve hukuken kabul edilebilir nitelikte iddia ve olgu bulunmadığı, bilgi edinme başvurusu kapsamında yapılan itirazın da. tarih ve. sayılı Bilgi Edinme ve Değerlendirme Kurulu tarafınca reddedildiği, ayrıca, iptali talep edilen . tarih ve . sayılı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı İnsan Kaynakları Grup Müdürlüğü yazısının da, genel düzenleme niteliğini haiz bir bildirim olduğu, sonuç olarak davalı idarece, ilgili personelin gorevlendirilmesine ilişkin usul ve esaslar çerçevesinde işlem tesis edildiği; öte yandan, talep edilen maddi ve manevi tazminata dayanak oluşturacak işlemler ile idarenin eylemi içinde uygun illiyet bağı bulunmadığı nedeni öne sürülerek dava reddedilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafınca, 2006 yılı sicil notunun iptali istemiyle açılan dava niçiniyle gelir uzmanlığı özel sınavına girme hakkının engellenmeye çalışıldığı; sicil raporunun, düzenlendiği cari yıldan daha sonra hüküm ifade etmesi kararı, gelir uzmanlığı özel sınavının açıldığı Ekim-2006 tarihinde sınavı kazanarak gelir uzmanı olarak atandığı, gelir uzmanlığına atanmasından daha sonra açılan Vergi Dairesi Müdür Yardımcılığı yazılı sınavını da kazandığı, ancak sınavda alınması gereken vergi müdür yardımcısından daha az sayıda kazanan olduğu biçimde, düzenlenen sicil raporu sebebi ile sınavlarda başarısız sayıldığı, hak aramanın kusurlu görülmesi kararı yalnızlaştırılarak pasifleştirildiği, işler servisinde çalıştırılmadığı gibi, şef olarak çalıştırıldığı dönemde de memursuz çalıştırıldığı, tarafına sürekli mobbing uygulandığı, . ve. ismindeki şahısların şef olarak bakılırsavlendirilmesi suretiyle hakkının yendiği, idarenin hemen sonrasında bu hatasından dönerek adı geçen şahısları değişik Vergi Dairesi Müdürlüklerinde nazaranvlendirdiği, maddi ve manevi tazminat isteminin mevcut olduğu, ayrıca 5.450,00 TL olarak hesaplanan avukatlık ücretinin düzeltilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davalı idare tarafınca, atama ve bakılırsavlendirme işlemlerinin hukuka ve mevzuata uygun yapıldığı, davacının kişilik haklarının ihlal edilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı, ayrıca tazminat istemi şartlarının oluşmadığı savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:
Davacının temyiz isteminin, esas yönünden reddi, vekalet ücreti yönünden kabulüyle, İdare Mahkemesi sonucunın, maddi tazminat istemi yönünden nispi vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu ve İkinci Dairelerince, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’na 3619 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle eklenen Ek-1. madde uyarınca yapılan müşterek görüşmede, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten daha sonra gereği görüşüldü:
A) Temyiz İstemine Konu Mahkeme sonucunın, Davanın Reddine İlişkin Kısmı ile Reddedilen Manevi Tazminat Miktarı Üzerinden Davalı İdare Lehine Maktu Vekalet Ücretine Hükmedilmesine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen sonucun davanın reddine ilişkin kısmı ile reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden davalı idare lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz niçinleri sonucun bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B) Temyiz İstemine Konu Mahkeme sonucunın, Reddedilen Maddi Tazminat niçiniyle Davalı İdare Lehine Nispi Vekalet Ücretine Hükmedilmesine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının b bendinde “temyiz incelemesi sonunda kararda bir daha yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar var ise Danıştay’ın sonucu düzelterek onayacağı” hükme bağlanmıştır.
Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan yaralanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmü bulunmaktadır.
Öte yandan, bir tam yargı davasında davacı aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin, hak arama hürriyeti ve mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuru kararında Anayasa Mahkemesince verilen 07/11/2013 tarih ve B. No:2012/791 numaralı kararda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 36533/04 başvuru numaralı Mesutoğlu-Türkiye sonucuna atıfla, mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığı, bazı sınırlamalara tabi tutulabileceği, aynı zamanda getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiği, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar içinde makul bir orantı olması halinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1. maddesi ile bağdaşabileceği, bu ilkelerden hareketle, dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları olmakla beraber, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına niçin olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınmaları gerektiği belirtilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde de, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği; 168. maddesinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren bir tarifenin hazırlanacağı, 169. maddesinde, yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamayacağı belirtilmiştir.
sonucun verildiği tarihte yürürlükte bulunan 31/12/2014 tarih ve 29222 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme sonucu tarihi itibariyle uyuşmazlığa uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tarifelerin üçüncü kısmına gore ücret” başlıklı 13. maddesinde; “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına gore belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. maddesinde ise “(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına bakılırsa belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına bakılırsa hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne nazaran hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle beraber açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen düzenlemeler incelendiğinde, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde manevi tazminat istemlerinde hükmolunacak avukatlık ücretine ilişkin özel düzenlemelerin yapıldığı, ancak söz konusu tarifede, maddi tazminat davalarında hükmolunacak avukatlık ücretine ilişkin olarak, manevi tazminat davalarında olduğu gibi özel ve ayrık bir düzenlemeye yer verilmediği, bu hususta tarifede boşluk olduğu görülmektedir.
Hak arama özgürlüğünün kısıtlanması ile avukatın emeğinin karşılığını alması hususundaki dengenin sağlanması açısından, avukatın, gerek maddi gerekse manevi tazminat dosyalarında harcadığı çaba ve verdiği emeğin, bir diğerine gore daha farklı ve daha fazla çaba, gayret ve emek sarf edilmesine gerek göstermemesi durumu göz önünde bulundurulduğunda, maddi tazminat isteminin tamamının reddi halinde hükmedilecek vekalet ücreti açısından tarifede yer alan bu boşluğun, tarifenin manevi tazminat davaları için öngörülen vekalet ücreti sistematiğinin kıyasen yorumlanması yoluyla doldurulmasının yerinde olacağı kararına varılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; İdare Mahkemesince, davanın reddi ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, 5.450,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesi yönünde hüküm kurulduğu görülmüştür.
Yukarıda yer verilen açıklamalar ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi beraber değerlendirildiğinde; sonucun verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret tarifesi uyarınca, reddedilen maddi tazminat istemi yönünden, İdare lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesi sonucunın hüküm fıkrasında yer alan, “5.450,00 TL” ibaresinin “reddedilen maddi tazminat istemi yönünden 750,00 TL maktu + reddedilen manevi tazminat istemi yönünden 750,00 TL maktu olmak üzere toplam 1.500,00 TL” şeklinde düzeltilmesine karar verilmiştir.
KARAR kararı:
Açıklanan niçinlerle;
1. Davacının esas yönünden temyiz isteminin reddine, reddedilen maddi tazminat yönünden aleyhine hükmedilen nispi vekalet ücretine yönelik temyiz isteminin kabulüne, 2. Davanın reddi yolunda. İdare Mahkemesince verilen. tarih ve E: ., K: . sayılı sonucun, hüküm fıkrasında yer alan “. TL” ibaresinin, “reddedilen maddi tazminat istemi yönünden. TL maktu + reddedilen manevi tazminat istemi yönünden. TL maktu olmak üzere toplam. TL” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu sonucun tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün arasında karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24/09/2020 tarihinde oy oldukçaluğuyla karar verildi.
Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.