dunyadan
Aktif Üye
Prof. Dr. Karakaya: Tuz Gölü’nü 30 yıla kadar kaybedebiliriz
Konya, Ankara ve Aksaray sınırları arasında yer alan ve kapalı göl olma özelliği taşıyan Tuz Gölü, başta flamingolar olmak üzere yüzlerce kuşa ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin tuz ihtiyacının da yarıdan fazlasını karşılayan göl, turizm açısında da önemli yerli tutuyor. 1600 kilometrekare yüzölçüme sahip göl, Şereflikoçhisar’dan gelen Peçen Çayı ile Aksaray’dan gelen Melendiz Çayı ve etrafındaki diğer derelerden besleniyor. İklim değişikliği ve bölgedeki bilinçsiz tarımsal sulama niçiniyle Tuz Gölü her geçen gün kuruyup, küçülüyor.
YÜZDE 30 KÜÇÜLDÜ
Gölün daha önce Karapınar ve Ereğli’ye kadar uzandığını belirten Prof. Dr. Karakaya, ‘Jeolojik dönemde 5 ile 8 milyon yıl önce, Akdeniz’in bölgeye ilerlemesi ve bu ilerleyen deniz suyunun hemen sonrasındaki yükselmelerle hapsolması ve buharlaşma daha sonrasındaki deniz suyunun, bu tuz yataklarını ve devamında da soda yataklarını oluşturduğunu tespit ettik. Bu neticelerimız dört uluslararası dergide yayınlandı” dedi.
Prof. Dr. Karakaya, göldeki tuzun başta gıda, kimya sanayi ve tarım olmak üzere 30 alanda kullanıldığını kaydetti.
Gölün her geçen gün küçüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Karakaya, 1930’dan beri yaklaşık yüzde 30’luk bir küçülme yaşandığını ifade etti. Prof. Dr. Karakaya, ”1930’lu senelerdan bu yana Tuz Gölü’nde ciddi bir küçülme var. Küresel ısınmaya bağlı su azaldığı için tuz çökelimi de azalacaktır. Bu durum tuz yataklarından işletme yapan firmaları ekonomi yönden kötü etkileyecek. Kültürel olarak da olumsuz sonuçlara yol açacak. Çünkü bölgede yüzden çok kuş barınmaktadır. Durum bu biçimde devam ederse büyük bir kuş göçü bizi bekliyor. Sorun bununla da sınırlı değil. Suyun azalmasıyla tuz çökelmesi oluşmazsa, gölün yüzeyinde killi bir sedim alan oluşacak. Bu da fazlaca fazla toz taşınması demek ve bu durum birfazlaca solunum hastalığına yol açabilir” diye konuştu.
’30 YILA KADAR TUZ GÖLÜ’NÜ KAYBEDEBİLİRİZ’
Küresel ısınmanın tesirinin giderek büyüdüğünü ifade eden Prof. Dr. Karakaya, ”Eğer önlem alınmazsa 20-30 yıla kadar Tuz Gölü’nü aşama aşama kaybedebiliriz. Tuz Gölü’nde yapılan jeofizik araştırmalarında, gölün altında oldukca büyük mağaralar ve negatif anomaliler var. ötürüsıyla yüzeyden havzaya su bastığımızda bu suyun bir kısmını kayıp da edebiliriz. Peki, Tuz Gölü’nü nasıl kurtaracağız? Göle bağlı küçük derelerdeki suyu tarımsal alanda daha az kullanarak göle su taşınabilir” dedi.
Tuz Gölü havzasının 2000 yılında koruma altına alındığını da hatırlatan Prof. Dr. Karakaya, gölün kuruyan bölümlerinde iyileştirme yapıldığı takdirde tarıma elverişli hale gelebileceğini kaydetti.
Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.
Konya, Ankara ve Aksaray sınırları arasında yer alan ve kapalı göl olma özelliği taşıyan Tuz Gölü, başta flamingolar olmak üzere yüzlerce kuşa ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin tuz ihtiyacının da yarıdan fazlasını karşılayan göl, turizm açısında da önemli yerli tutuyor. 1600 kilometrekare yüzölçüme sahip göl, Şereflikoçhisar’dan gelen Peçen Çayı ile Aksaray’dan gelen Melendiz Çayı ve etrafındaki diğer derelerden besleniyor. İklim değişikliği ve bölgedeki bilinçsiz tarımsal sulama niçiniyle Tuz Gölü her geçen gün kuruyup, küçülüyor.
YÜZDE 30 KÜÇÜLDÜ
Gölün daha önce Karapınar ve Ereğli’ye kadar uzandığını belirten Prof. Dr. Karakaya, ‘Jeolojik dönemde 5 ile 8 milyon yıl önce, Akdeniz’in bölgeye ilerlemesi ve bu ilerleyen deniz suyunun hemen sonrasındaki yükselmelerle hapsolması ve buharlaşma daha sonrasındaki deniz suyunun, bu tuz yataklarını ve devamında da soda yataklarını oluşturduğunu tespit ettik. Bu neticelerimız dört uluslararası dergide yayınlandı” dedi.
Prof. Dr. Karakaya, göldeki tuzun başta gıda, kimya sanayi ve tarım olmak üzere 30 alanda kullanıldığını kaydetti.
Gölün her geçen gün küçüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Karakaya, 1930’dan beri yaklaşık yüzde 30’luk bir küçülme yaşandığını ifade etti. Prof. Dr. Karakaya, ”1930’lu senelerdan bu yana Tuz Gölü’nde ciddi bir küçülme var. Küresel ısınmaya bağlı su azaldığı için tuz çökelimi de azalacaktır. Bu durum tuz yataklarından işletme yapan firmaları ekonomi yönden kötü etkileyecek. Kültürel olarak da olumsuz sonuçlara yol açacak. Çünkü bölgede yüzden çok kuş barınmaktadır. Durum bu biçimde devam ederse büyük bir kuş göçü bizi bekliyor. Sorun bununla da sınırlı değil. Suyun azalmasıyla tuz çökelmesi oluşmazsa, gölün yüzeyinde killi bir sedim alan oluşacak. Bu da fazlaca fazla toz taşınması demek ve bu durum birfazlaca solunum hastalığına yol açabilir” diye konuştu.
’30 YILA KADAR TUZ GÖLÜ’NÜ KAYBEDEBİLİRİZ’
Küresel ısınmanın tesirinin giderek büyüdüğünü ifade eden Prof. Dr. Karakaya, ”Eğer önlem alınmazsa 20-30 yıla kadar Tuz Gölü’nü aşama aşama kaybedebiliriz. Tuz Gölü’nde yapılan jeofizik araştırmalarında, gölün altında oldukca büyük mağaralar ve negatif anomaliler var. ötürüsıyla yüzeyden havzaya su bastığımızda bu suyun bir kısmını kayıp da edebiliriz. Peki, Tuz Gölü’nü nasıl kurtaracağız? Göle bağlı küçük derelerdeki suyu tarımsal alanda daha az kullanarak göle su taşınabilir” dedi.
Tuz Gölü havzasının 2000 yılında koruma altına alındığını da hatırlatan Prof. Dr. Karakaya, gölün kuruyan bölümlerinde iyileştirme yapıldığı takdirde tarıma elverişli hale gelebileceğini kaydetti.
Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.