Yağma adı suç mudur ?

Mert

Yeni Üye
Yağma Adı Suç mudur? — Bir Hikâyenin Ardındaki Sorgu

Selam forumdaşlar,

Bugün size içimi sızlatan, düşündükçe kalbimde bir düğüm bırakan bir hikâye anlatmak istiyorum. Belki bazınız “yağma” kelimesini yalnızca haberlerde, soğuk bir hukuk terimi gibi duymuştur. Ama benim hikâyemde “yağma”, sadece bir suçun adı değil; insanın vicdanıyla, sevgisiyle ve adalet anlayışıyla yüzleşmesinin simgesidir.

Bir akşam, yağmur ince ince camlara vururken, eski bir arkadaşım olan Murat’tan bir mesaj aldım. “Bir kahve içelim mi?” yazmıştı. Murat, lise yıllarından bu yana tanıdığım, mantığıyla öne çıkan, planlı, çözüm odaklı bir adamdı. İşinde stratejikti, duygularını fazla belli etmezdi. Onun yanında ise eşi Zeynep vardı — kalbiyle düşünen, empatik, başkalarının acısını kendi yüreğinde hisseden bir kadın.

O gece, o iki karakterin hikâyesinde “yağma” kelimesi bambaşka bir anlam kazandı.

---

Bir Kırılma Noktası: Adalet mi, Vicdan mı?

Murat anlatmaya başladı. Sesi titrek değildi ama gözlerinde bir ağırlık vardı.

“Zeynep’in babası... emekli olduktan sonra küçük bir bakkal açtı. Geçen ay bir grup genç, içlerinden biriyle tartışınca dükkânı yağmaladı. Raflar devrildi, kasası kırıldı, yaşlı adam yere düştü...”

O an Zeynep’in gözlerinden yaşlar süzüldü. Murat’ın eline dokundu, sanki “konuşma” der gibi. Ama Murat devam etti, çünkü içinde bir yangın vardı.

“Yakalananlardan biri bizim mahallenin çocuğuymuş. Henüz 19 yaşında...”

Bir süre sessizlik oldu. Yağmurun sesi, konuşamadıklarımızın yerini dolduruyordu. Zeynep, hıçkırıkları bastırmaya çalışarak konuştu:

“Ben affedemedim... ama nefret de edemiyorum. Çünkü o çocuğun gözlerinde korkudan çok, pişmanlık vardı. O da belki birine güvenmek isterken yanlış yola saptı.”

Murat başını eğdi. “Adaletin yerini bulması gerek Zeynep. Yağma adı bir suçtur. İnsan emeğini, alın terini çalmak, sadece mala değil, onura saldırmaktır.”

Zeynep’in yanaklarından yaşlar süzülürken fısıldadı:

“Biliyorum ama... adalet bazen yürekle ölçülmez Murat.”

---

Erkek Mantığı – Kadın Kalbi

Murat’ın içinde bir savaş vardı. Hukuku bilen, doğruyu savunan bir adamdı. Olayı duyduğu anda karakola koşmuş, kamera kayıtlarını istemiş, savcıyla görüşmüştü. “Bu işin peşini bırakmam” demişti.

Ama Zeynep’in dünyasında adalet, sadece ceza değildi. Onun için “yağma” sadece rafların devrilmesi değil, bir çocuğun ruhunun kararmasıydı.

O, suçun ardındaki boşluğu görüyordu: sevgi eksikliğini, yoksulluğu, çaresizliği. Murat ise sistemin dengesini, düzenin devamını düşünüyordu.

İki farklı adalet anlayışı, aynı sofrada çarpışıyordu.

Bir yanda “suçun bedeli ödenmeli” diyen erkek mantığı, diğer yanda “her insan bir şansı hak eder” diyen kadın kalbi.

---

Gece Yarısı Vicdanı

Bir hafta sonra, Zeynep gizlice o çocuğun ailesine gitmiş.

Annesi gözyaşları içinde anlatmış: “Oğlum babasız büyüdü, iş bulamadı, kötü arkadaşlara karıştı... ama o gece yaptıklarından sonra günlerce yemek yemedi. Deli gibi ağladı.”

Zeynep bunu duyunca içi paramparça olmuş. Eve döndüğünde Murat’la tartışmışlar.

“Sen suçluyu koruyorsun Zeynep!”

“Hayır Murat, ben insanı anlıyorum! Ceza, insanı ıslah etmiyorsa sadece öçtür!”

Murat sustu. Çünkü Zeynep’in gözlerindeki o kararlılığı tanıyordu. Vicdan, mantığın sustuğu yerden konuşuyordu.

---

Yağmanın Ardındaki İnsan

Olay mahkemeye taşındı. Genç çocuk 3 yıl ceza aldı. Ama Zeynep yine de rahat değildi. Her duruşmada sessizce izledi, bir anne gibi baktı o çocuğa.

Bir gün, çıkışta göz göze geldiler. Çocuk fısıldadı:

“Ben kimsenin canını yakmak istemedim abla... sadece arkadaşlarımın arasında ezilmek istemedim.”

O cümle, Zeynep’in kalbinde yankılandı. Çünkü o anda “yağma” kelimesi bir suç olmaktan çıkıp, bir feryat haline gelmişti. İnsan, bazen sadece görülmek isterdi.

Murat ise her şeyi izliyordu. Zeynep’in merhametiyle kendi katılığı arasında sıkışmıştı. Sonunda anladı: Adalet, sadece kanun değil; bazen affetmeyi de bilmekti.

---

Yağma Adı Suçtur, Ama İnsan Hatalıdır

Zaman geçti. Murat, mahkeme kararıyla birlikte yavaş yavaş yumuşadı. Bir gün Zeynep’e dönüp dedi ki:

“Belki haklıydın. Suçun adı sabit, ama insanın hikâyesi değişken. Biz bazen cezayı değil, sebebi anlamalıyız.”

Zeynep gülümsedi. “Adaletin gözü bağlı ama vicdanın kulağı hep açık olmalı Murat.”

O akşam birbirlerine sarıldılar. Yağmur yine yağıyordu ama bu kez arındırıyordu her şeyi.

---

Son Sözüm Forumdaşlara

Bu hikâyeyi paylaşmamın nedeni, sizlerin de düşüncelerini duymak. Sizce “yağma” yalnızca kanunlarda yazan bir suç mudur, yoksa toplumun bize unutturduğu bir insani çığlık mı?

Birini cezalandırmak mı adalettir, yoksa onu anlamak mı?

Erkeklerin stratejisi mi çözüm getirir, yoksa kadınların empatisi mi iyileştirir yaraları?

Belki de ikisi birden, tıpkı Murat ve Zeynep gibi, aynı sofrada buluşmalıdır.

Yorumlarınızı merakla bekliyorum dostlar...

Çünkü bazen bir hikâyeyi tamamlayan, onu dinleyen yüreklerdir.